Ana içeriğe atla

Hiperparatiroidi (ders sunumu)

Hazırlayan: Fatih Mehmet Kaya
ÖNEMLİ NOT. Dönem 6'da intörn iken hazırladığım bu ders sunumu, akademik fikir verme amacı ile yazılmış olup, yazılanlardan sorumluluk kabul edilemez. Bu yazıyı lütfen izinsiz olarak alıp sitenizde veya başka bir yerde kullanmayınız.

Paratiroid bezi: Anatomi

    Paratiroid bezleri her biri 30-40 mg ağırlığında gelen ve gri ve sarı renkli olan bezlerdir. Her insanda tipik olarak 4 adet bulunur.
    Tiroid bezinin arka komşuluğunda üst ve alt paratiroid bezleri bulunur.
    Böylece paratiroid dokusu erişkinlerde ortalama 120-160 miligramdır.

Paratiroid bezi: Embryoloji

    Paratiroid bezlerin üst çifti embryonun dördüncü brankiyal poşlarından, alt paratiroid bezleri ise timus gibi üçüncü brankiyal poştan gelişir.
    Ektopik bezlerin yerleşim yerleri sık olarak timik kalıntılar, anterior mediastende ve nadir olarak da karotis kılıfı, perikard ve faringeal submukozadadır

Paratiroid bezi: Histoloji

  Paratiroid bezi üç farklı hücre tipinden oluşur:
   Şef hücreler: 4-8 μm çapında, santral nükleuslu, PTH sentez ve sekresyonu
   Berrak hücreler: Glikojen içeriği artmış şef hücreler
   Oksifil hücreler: Puberteden sonra görülürler. 6-10 μm. Yaşla beraber sayıları artar. Bu hücrelerin PTH sekrete edip etmediği veya şef hücrelerden oluşup oluşmadığı belli değildir.

Paratiroid bezi: Kalsiyum fizyolojisi

  Toplam vücut kalsiyumunun %99’u kemik ve dişlerde, kalanı ise ekstraselüler sıvıda bulunur.
  Kalsiyum bu sıvılarda
  İyonize (%45-50)
  Protein (çğ. albümin) bağlı (%47)
  Kompleks hâlinde (sitrat, fosfat ve bikarbonat ile) olarak üç şekilde bulunur.
  Serum iyonize kalsiyum hormon sekresyonu ve etkisi, kas kontraksiyonu, nöromusküler iletim ve kan pıhtılaşması gibi vital fonksiyonlar üstlenir.
    Paratiroid bezi: Fizyoloji
   Serum kalsiyumundaki bir değişim saniyeler içinde dolaşan PTH düzeyini etkiler.
   Düşük iyonize kalsiyum seviyeleri sekresyonu stimüle, artmış iyonize kalsiyum ise üretimi ve salınımı suprese eder.
 Fatih Mehmet Kaya
   Ekstraselüler kalsiyum algılayıcı reseptörü (CaSR) paratiroid ve daha başka pek çok tip hücre (böbrek, tiroid C, beyin vd.) tarafından eksprese edilir.
   Bu reseptörün başlıca görevi ekstraselüler kalsiyum konsantrasyonundaki değişimleri tespit etmektir.




Paratiroid bezi: Fizyoloji

    Kalsiyum arttığında bu reseptörün uyarılması sonucu PTH hormon sekresyonunu ve paratiroid hücre proliferasyonu inhibe edilir.
    Aynı şekilde azaldığında da reseptör bu etkinin tersine yol açar.


Paratiroid bezi: PTH hormonu fizyolojisi

   PTH paratiroid bezlerde 115-aminoasitlik öncü molekülün (preproPTH) yarılması ile hücre içinde olgun 84-aminoasitlik PTH (1-84) olarak oluşur.
    Bu form sekretuvar granüllere paketlenir ve dolaşıma salınır.
    PTH (1-84) hedef hücrelerde PTH’ın biyolojik aktif formu olup çok kısa bir yarı ömre (10 dakika civarı) sahiptir.

    PTH (1-84) karaciğer ve diğer dokularda metabolize edilir.
    Biyolojik inaktif fragmanlar (PTH (7-84) gibi) böbrek yetmezlikli hastalarda oldukça yüksek seviyelere ulaşır çünkü böbrek PTH’nın vücuttan itrahında önemli bir yerdir.

    Rutin PTH assayleri («intakt PTH») aktif PTH (1-84)  ile birlikte başta PTH (7-84) olmak üzere bu fragmanları da ölçmektedir.
    Üremik hastaların serumunda yalnızca PTH (1-84) seviyelerini gösteren assayler mevcutsa da günümüzde henüz rutin klinik kullanıma girmemişlerdir.

  İki tip PTH reseptörü vardır.
  Tip 1 reseptör: PTH ve PTHrP’yi tanır. PTH ve PTHrP, Tip 1 reseptöre bağlanır ve adenilil siklaz aktivasyonu/cAMP üretimi olur.

  Tip 1 reseptör ayrıca Fosfolipaz C aktivasyonu stimülasyonu ile IP3 ve DAG yolağını da kullanır.

  Bu sinyal iletiminin aktivasyonu PTH ve PTHrP responsif hücrelerde intraselüler kalsiyum mobilizasyonuna ve protein kinaz C aktivasyonuna yol açar.

  Tip 2 reseptör ise PTH’a spesifiktir. Beyin, pankreas, testis ve plasenta gibi klasik olmayan PTH hedef dokularında eksprese edilir. Bu reseptörün mineral dengesinde rol oynamadığı düşünülmektedir.

    Böbrek fonksiyonları normal bir kişide PTH’ın kronik yüksekliği renal 1,25- (OH)2 vitD üretimini artırır.
    D vitamini de gastrointestinal sistemden kalsiyum ve fosfat emilimini artırır.

    Yüksek düzeyde 1,25- (OH)2 vitD paratiroid bezlerinde bulunan D vitamini reseptörlerine bağlanarak PTH sentezini frenler.

PTHrP

    PTHrP, amino terminal bölgesinden PTH ile homolog olan 141-aminoasitlik bir peptittir. Tip 1 PTH reseptörüne bağlanır. Sonuç olarak PTH ile benzer etkilere sahiptir.
    PTHrP, yalnızca paratiroid dokusunda üretilen PTH’tan farklı olarak, pek çok dokuda üretilebilir.
    Lokal düzeyde bir doku büyüme ve diferansiasyon faktörü olarak, ayrıca düze kas tonüsü düzenleyicisi olarak iş görür.
    Kıkırdak ve kemiğin normal gelişiminde PTHrP kondrosit proliferasyonunu uyarır ve kıkırdağın mineralizasyonunu önler.
    PTHrP ayrıca deri, kıl folikülleri, dişler ve meme gelişiminde de rol oynamaktadır.
Fatih Mehmet Kaya

HİPERPARATİROİDİ

    Tanım
    Klinik prezantasyon, semptom ve bulgular
    Etyoloji ve Epidemiyoloji
    Patogenez
    Tanı-Ayırıcı Tanı
    Tedavi

  Primer hiperparatiroidi, paratiroid bezinden PTH’ın üretimi ve salınımının artışıdır.

  Sekonder hiperparatiroidi sıklıkla kronik böbrek hastalığında azalmış kalsiyum seviyesine cevaben PTH üretim ve salınımının artmasıdır.

Primer hiperparatiroidi: Etyoloji

   Primer hiperparatiroidi, paratiroid bezlerinden PTH’ın aşırı üretimi ve salınımına bağlı gelişen tablodur.
   Hücresel düzeyde hem artmış hücre kütlesi hem de sekretuvar defekt mevcuttur.
   Bu defekt artmış kalsiyuma rağmen PTH hormon sekresyonunun azalmaması ile karakterizedir.
   ABD’de 1:1000 prevalansındadır.
   Yaş ile insidansı artmaktadır.
   En sık postmenopozal kadınlar etkilenmektedir.
    Primer hiperparatiroidi: Etyoloji
  Soliter paratiroid adenomlar (%80-85)
  Hiperplazi (%10)
  Multipl adenomlar (%2)
  Karsinoma (%2-5)
   En sık şef hücreli adenomlar (soliter veya multipl) varlığında görülür.
   Paratiroid hiperplazisi tipik olarak dört bezde de görülse de bazı atipik formlarda
    Bir bezde büyüme
    Diğer bezlerde artmış selülarite ve azalmış yağ içeriği gibi mikroskopik anormallikler gösterebilir.
    Paratiroid hiperplazisi otozomal dominant MEN (multipl endokrin neoplazi)sendromlarının bir parçası olabilir.
    MEN-1 sendromlu hastaların %95’inde hiperparatiroidi görülür. MEN-2A’da %20 oranlarında hiperparatiroidi mevcuttur.
    Paratiroid karsinomu nadir bir malignite olup ciddi hiperkalsemi ve palpabl servikal kitle varlığında düşünülmelidir

Primer hiperparatiroidi: Genetik faktörler

    Hücre siklusunu düzenleyen genlerin primer hiperparatiroidiye ardında yatan önemli bir neden olduğu düşünülmektedir.
    PRAD1 geni (parathyroid rearrangement adenoma): aynen PTH enkode eden gen gibi 11. kromozom uzun kolundadır. Ürünü siklin D1, paratiroid tümör gelişimi yanında pek çok malignitenin gelişiminde de rol oynar. 11. kromozomdaki bir inversiyon PTH geninden siklin D1 enkode edilmesine yol açar. Bu da hücre proliferasyonunu ve sonuç olarak PTH üretiminin artırır.
    Primer hiperparatirodi: Genetik faktörler
   MEN1 geni: Bir tümör supresör geni olduğu düşünülmektedir.
   Ürünü menin transkripsiyonu inhibe eder.
   Hücre nükleusunda JunD transkripsiyon faktörüne bağlanarak transkripsiyonu baskılar.
   MEN-1 hastalarında MEN1 gen defekti bir aleldedir.
   RET geni: MEN-2a’daki hiperparatiroidinin patogenezinde henüz aydınlatılmamış bir mekanizma ile rol oynar.

Sekonder hiperparatiroidi: Etyoloji ve Patogenez

    Sekonder hiperparatiroidi paratiroidlerin dışında bir defekte bağlı olarak diffüz glandüler hiperplazi sonucu ortaya çıkan klinik tablodur.

    Normal böbrek fonksiyonu varlığında ciddi kalsiyum eksikliği ve vitD eksikliği durumlarında

    Kronik böbrek hastalığı olan hastada ise
    1,25-(OH)2 vit D üretiminde azalmaya
    Azalmış intestinal kalsiyum absorpsiyonuna
    Kemiklerin PTH’a rezistansına ve
    Renal fosfat retansiyonuna bağlı olarak sekonder hiperparatiroidi gelişir.

Tersiyer hiperparatiroidi: Etyoloji ve Patogenez

    Tersiyer hiperparatiroidi paratiroidlerin otonom hâle geldiği klinik tablodur.

    Yine üremik hastalarda sekonder hiperparatiroidinin bir sonucu olarak görülür.
    Renal osteodistrofi
    Kronik böbrek hastalığında görülen kemik bozukluklarıdır.

    Patofizyolojisi: Dolaşımda artan fosfat, PTH düzeylerini artırır. PTH, osteoklastları aktive ederek kemik kitlesini azaltır.

    Artmış veya azalmış kemik turnoverı durumlarının ikisi de görülebilir.
    Renal osteodistrofi
    PTH, KBY hastalarında renal osteodistrofi gelişiminde majör bir faktördür.

    Yüksek turnoverlı hastalarda belirgin derecede PTH artışı varken düşük turnoverlı hastalarda küçük bir artış sözkonusudur.

    Üçüncü bir miks üremik osteodistrofi tipinde de hiperparatiroidi ve defektif mineralizasyon mevcuttur.


Hiperparatiroidi: Laboratuvar

    Primer hiperparatiroidide
    İntakt PTH (immünoradyometrik assay) serum düzeylerinin artmış bulunması
    Hiperkalsemi- serum düzeltilmiş toplam kalsiyum >10.5 g/dL
    İdrar kalsiyum ekskresyonu yüksek veya normal olabilir.
    Serum fosfat düzeyi düşük olup sıklıkla <2.5 mg/dL’dir. Sekonder hiperparatiroidide ise aksine serum fosfat düzeyi yüksek olabilir.
    vitD eksikliği sıktır. 25-OH vitD düzeyleri ile taranabilir. Bu düzeyin <20 μg olması hiperparatiroidiyi ve onun kemikteki etkilerini artırabilir. vitD replasmanı yardımcı.
    Hiperparatiroidi: Laboratuvar: 24 saatlik idrar kalsiyum ekskresyonu
   Test öncesi tiyazid diüretikler kesilmelidir.
   Normal değer 100-250 mg/gün aralığındadır.
   250-300 mg/gün’den fazla bir ekskresyon hiperkalsiüriyi gösterir.
   Primer hiperparatiroidide test yüksek veya normal olabilir.

   24 saatlik idrarda kalsiyum <50 mg veya rastgele idrarda <5 mg/dL olması primer hiperparatiroidi için tipik değildir.
   Olası bir familyal benign hipokalsiürik hiperkalsemi’yi düşündürmelidir.
    25 OH vitD primer ve sekonder hiperparatiroidide düşük beklenir.

    Primer hiperparatiroidide, salınan yüksek PTH, 1-alfa hidroksilaz enzimini stimüle ederek 25 OH vitD à1,25 OH2 vitD çevrimini artırır.

    Sekonder hiperparatiroidide kronik böbrek yetmezliğinde GFR azalması sonucu 25- OH vitD seviyesi azalır.
    Ayrıca FGF23 (fibroblast büyüme faktörü 23) ve hiperfosfatemi de aktif vitD seviyesinin azalmasına yol açar.
    Hipokalsemi oluşur ve PTH yükselir.
    Normal serum kalsiyum düzeyleri görülen, düşük kemik dansiteli ve yüksek PTH saptanan hastalar sekonder hiperparatiroidi açısından değerlendirilmelidir.
    Sekonder hiperparatiroidi nedenleri dışlandığında bazı hastalarda normokalsemik hiperparatiroidi de görülebilmektedir. Bu hastaların ise takibi lüzumludur.

Hiperparatiroidi: Görüntüleme

   Tanıda gerekli değildir.

   Özellikle primer ve tersiyer hiperparatiroidide preoperatif olarak lokalizasyonu gösterme amacı ile ve komplikasyonların taranmasında kullanılır.
Boyun ultrasonu mandibuladan superior mediastene kadar boynun taranmasını sağlar.
    Ektopik paratiroid adenomları da tespit edilebilir.
    Soliter adenomlarda sensitivitesi daha yüksektir.
    Büyümüş paratiroidler ovoid, homojen, hipoekoik yapılar olarak 0.8-1.5 cm uzunluğunda görülür.
    Diğer yapılardan adenomun ayrılmasında Doppler görüntüleme kullanılabilir.
    Hiperparatiroidi: Görüntüleme
    99mTc-Sestamibi sintigrafisi paratiroid adenomlarının lokalize edilmesinde kullanışlıdır. Yine de bazen yanlış pozitif sonuçlar verebilir. 3 boyutlu SPECT.

    BT ve MR paratiroid açısından yukarıdaki yöntemlerin gölgesinde kalmaktadır.

    Komplikasyonların taranmasında
    Nefrolitiyazis açısından kontrastsız BT
    Kemik kaybı açısından DXA (dual energy x-ray absorptiometry) uygulanabilir.

Hiperparatiroidi: Ayırıcı Tanı

    Artifakt
    Maligniteye bağlı hiperkalsemi (PTHrP: meme, akciğer, pankreas, uterus, renal hücreli karsinoma, paragangliyoma; vitD: lenfoproliferatif hastalıklar, over maligniteleri; ayrıca multipl myeloma)
    Sarkoidoz ve diğer granülomatöz hastalıklar
    Kalsiyum veya vitD aşırı alımı
    Ailevi benign hipokalsiürik hiperkalsemi
    Adrenal yetmezlik
    İmmobilizasyon hiperkalsemisi
    …Diğer (Tiyazid kullanımı, lityum, bisfosfonatlar, hipertiroidide artmış kemik metabolizması sonucu hiperkalsemi)

Tedavi

    Hiperkalsemi tedavisi
    Serum kalsiyum düzeyi >14 mg/dL acil tedavi endikasyonudur.

-Hidrasyon
    % 0.9 NaCI ile sıvı replasmanı
    Başlangıç infüzyon hızı 250-500 ml/saat
    Hedef- 150-200 ml/saat idrar çıkışı


-Kıvrım (loop) diüretikler
    İdrar Ca atılımını artırır. (Furosemide 20-40 mg IV / 2 saatte bir)
    Diürezden önce yeterli sıvı replasmanı yapılmalı.( vücut sıvı hacminde kontraksiyon ardından ciddi dehidratasyon ve renal yetmezlik)
-Bifosfonatlar
    İntravenöz bifosfonatlar kemik rezorpsiyonunun potent inhibitörleridir.
    Hiperparatiroidideki hiperkalsemiyi geçici olarak tedavi edebilirler.

    Pamidronate 30-90 mg/%0.9 salin içerisinde iv 2-4 saat olarak kullanılır.
    Zoledronik asit 2-4 mg iv 15-20 dakika içinde verilir.

    İntravenöz bifosfonatlar cerrahi öncesi hazırlıkta ağır hiperparatiroidi olgularında faydalıdır.
    Aledronat gibi oral bisfosfonatlar hiperparatiroidide görülen hiperkalseminin tedavisinde inefektiftir.

-Sinakalset
    Kalsimimetik bir ajandır.
    Paratiroid bezlerinde CaSR reseptörlerine bağlanır.
    PTH sekresyonunu azaltır.
Sekonder ve tersiyer hiperparatiroidide
    Oral başlangıç dozu 30 mg/gün olup maksimum 250 mg/gün’e kadar çıkılabilir.
    Hedef serum PTH düzeyinin 150-300 pg/mL aralığında tutulmasıdır.
    Sinakalset: Sinakalset primer hiperparatiroidide de kullanılabilir. Oral 2x1 30-50 mg olarak kullanılabilir. Paratiroid karsinomuna bağlı ağır hiperkalsemi olgularında da günde iki kez verilebilir. Oldukça pahalı bir ilaçtır.

-Vitamin D tedavisi

Paratiroidektomi

  Primer hiperparatiroidi olgusunda altta yatan neden bir paratiroid adenomu ise adenom çıkartılır.
  Eksplorasyon
  Minimal invaziv cerrahi: preoperatif görüntüleme yöntemlerinden yardım alınır.
   Görüntüleme yapılmaksızın bilateral boyun eksplorasyonu şu hastalara önerilir:
    Hiperparatiroidi aile öyküsü +
    Özgeçmiş ve/veya soygeçmişte MEN (multipl endokrin neoplazi öyküsü)
    Tek cerrahide optimal başarı bekleyen hastalar (hasta isteği)

Paratiroidektomi endikasyonları

             50 yaşından genç tüm hastalar
             Hiperkalsemi (normal üst limitten Ca >1 mg/dl yüksek olması)
             Kreatinin klerensi <60 mL/min
             24-saatlik idrar kalsiyumu>400 mg/dL (>10 mmol/dl)
             Direkt grafi, ultrason, veya BT ile nefrolitiyazis veya nefrokalsinozis varlığı
             Osteoporoz
              Düal-enerji x-ray absorpsiyometri (DXA) ile KMD: Lumbar vertebra, kalça, femur boynu veya distal 1/3 radiusta T-skoru ≤2.5
              Direkt grafi, BT veya MR ile vertebral fraktür veya DXA ile vertebral kırık belirlenmesi
   Paratiroid hiperplazisi sekonder ve tersiyer hiperparatiroidide sıklıkla görülmektedir.
    Subtotal paratiroidektomi optimaldir ve genellikle 3½ (üç ve bir yarım) bez çıkartılır.

    Rezidü paratiroid dokusu için metal klip bırakılır.

    Sinakalset cerrahi tedavinin bir alternatifidir.
    Paratiroidektomi: Paratiroid karsinomu
    Paratiroid karsinomu ciddi hiperkalsemi ve çok yüksek serum PTH düzeylerine yol açabilir.
    Tedavi, tümörün bütününün ve beraberinde ipsilateral tiroid lobunun çıkartılması şeklindedir.
    Metastaz hastaların yarısında görülmektedir.
    Genellikle nüks için yeniden operasyon gerekir.
    Adjuvan radyoterapi uygulanabilir.
    Sinakalset ve iv zoledronik asit gerektiğinde kullanılır.

Paratiroidektomi: Postoperatif takip ve komplikasyonlar

    Adenomun veya hiperplastik bezlerin çıkartılmasını takiben 24-48 saat içinde serum kalsiyum düzeyleri normale veya normalin altına iner.

    Başarılı paratiroid cerrahiyi takiben hastaların %12’sinde PTH tekrar yükselebilir.
    Bu aç kemik sendromu olarak adlandırılan klinik tablodur.
    Kalsiyum ve vitamin D ile 3-6 ay boyunca tedavi edilir.

    Cerrahi sonrası komşu tiroid bezinin cerrahi manipülasyonu hipertiroidi gelişmesine yol açabilir. Propranolol bu durumda verilebilir.
Fatih Mehmet Kaya

Gebelik ve hiperparatiroidi

    Primer hiperparatiroidili kadınların %67’si gebelik süresince pankreatit, kas güçsüzlüğü, nefrolitiyazis, hiperemezis ve kognitif değişiklikler gibi komplikasyonlarla karşılaşabilmektedir.
    Özellikle postpartum dönemde olmak üzere hiperkalsemik kriz oluşabilir.
    Fetüslerin %80’i maternal hiperparatiroididen etkilenmektedir. Fetal ölüm, preterm doğum ve düşük doğum ağırlığı görülebilmektedir.
    Fetal paratiroid dokusunun baskılanması ile yenidoğanlarda kalıcı hipoparatiroidi ve neonatal hipokalsemi görülebilmektedir.
    Hipokalsemi doğumdan 2-3 ay sonra bile tetani şeklinde ortaya çıkabilmektedir.
    İkinci trimestrde paratiroidektomi yapılabilir.

Sonuç

    Paratiroid bezleri kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesinden sorumlu olup asıl görevi şef hücrelerinden PTH hormonunun üretim ve salınımıdır.
    Hiperparatiroidi, hücresel değişiklikler ve yüksek PTH düzeyleri görülen klinik tablodur. Primer hiperparatiroidi adenom, hiperplazi veya karsinomadan ileri gelebilir.
    Sekonder ve tersiyer hiperparatiroidi genellikle üremik hastalarda oluşur.
    Tanı klinik bulgular ve laboratuvar tetkikleri ile konur. Görüntüleme yöntemleri cerrahi tedavi öncesi uygulanır.
    Tedavide asemptomatik hastaların takibi, medikal tedavi ve cerrahi tedavi seçenekleri bulunmaktadır.

Referansları merak ediyorsanız iletişime geçebilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Fizyoloji laboratuvarı- Kurbağa deneyleri

Kurbağanın deserebre edilmesi ve sonra da spinal kurbağa elde edilmesi, tıp fakültelerinde gösterilen klasik bir deney olup Merkezi Sinir Sistemi'nin fizyolojik işlevlerini anlamamıza yardımcı olur. Burada kalp atımları değerlendiriliyor. Deneyde deserebre ve spinal kurbağanın davranışları ve fizyolojik durumu gösterildi. Kurbağanın gözlerini birleştiren bir çizginin hemen arkasından kesilerek deserebre kurbağa elde edilir. Kurbağanın -zıplayabildiği, -suda yüzebildiği, -suya ters bırakılınca düz konuma geçebildiği görülür. Bir nevi kulak işlevi gören Timpanik zarın hizasından kesilince spinal kurbağa elde edilir. Kurbağanın geriye kalan vücudu kısa süreli spinal şoktan sonra istemsizce çekme refleksleri ni yerine getirebilirken geriye kalan (yukarıda bahsettiğimiz) davranışlar ve hareketler artık yapılamamaktadır. Daha sonra hala çalışmakta olan kalbin atımları şematik olarak bilgisayar ortamında izlendi. Ekstrasistolik kalp atımları görüldü.

Puberte prekoks

HAZIRLAYAN:  Fatih Mehmet Kaya  (lütfen izin almaksızın yazımı kullanmayınız!!) ÖNEMLİ NOT!!: BU BİR HASTA BİLGİLENDİRME YAZISI DEĞİLDİR!!! Bir  ders proje sunumu  olarak intörn doktor iken tarafımca  akademik amaçlar la hazırlanmıştır. Burada yazılanlarla ilgili bir sorumluluk kabul olunamaz. Sunum planı Normal puberte ve hormonal kontrol Puberte evreleri ve Tanner klasifikasyonu Erken puberte (puberte prekoks), çeşitleri, etyolojisi GnRH bağımlı puberte prekoks ve tedavisi GnRH bağımlı olmayan puberte prekoks ve tedavisi Giriş: Hormonal kontrol Hipotalamik GnRH pülsleri pitüiter gonadotropinlerin sekresyonunu sağlar. Ultrasensitif gonadotropin çalışmaları, puberteden önce LH ve FSH seviyeleri düşük olsa da, onların pülsatil olarak sekrete edildiğini göstermiştir.  Prepubertal hipotalamik-pitüiter-gonadal sistem hem negatif feedback kontrolü hem de γ -aminobütirik asit (GABA) ile baskılanır.  Puberte ilerledikçe LH pülslerinin ...